SOL Parti’den ’10 Ekim Gar Katliamı’ açıklaması: ‘Bu karanlığı yeneceğiz!’

SOL Parti, 10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nın 10’uncu yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada Türkiye tarihinin en büyük katliamlarından biri olduğunu anımsattı.

“10 Ekim, tek başına bir katliam değil; aynı zamanda siyasal İslamcı faşist rejime geçiş sürecinin en önemli kırılma noktalarından biri oldu” ifadelerinin kullanıldığı açıklamada, şunlar denildi:

“7 Haziran 2015 seçimleri, AKP’nin tek başına iktidar olma imkânından uzaklaştığı; muhalefetin ortak ve doğru adımları attığı takdirde iktidarın sona erebileceği bir dönüm noktasıydı. Erdoğan’ın AKP Genel Başkanlığı ve Başbakanlığı Ahmet Davutoğlu’na devrederek Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğu dönemde yaşanan 7 Haziran yenilgisi, kaotik bir sürecin kapısını araladı. Baykal’ın Saray kapılarını çaldığı, Kemal Kılıçdaroğlu ile Ahmet Davutoğlu arasında süregiden istikşafı görüşmelerin sürdüğü, garipliklerle dolu bir dönemdi.

Bir yandan HDP’nin sunduğu iktidar aritmetiği çerçevesinde AKP ile koalisyon önerileri gündemi meşgul ederken; diğer yandan bu tabloya eşlik eden özerklik ilanları ile ülkede şiddet adım adım tırmandırıldı. Kürdüyle Türküyle toplumun büyük çoğunluğu, siyasal İslamcı rejime son vermek üzere seferber olmuştu. AKP’nin tek başına iktidar olma imkânının ortadan kalktığı bu seçim sonrası başlatılan (ve hâlen birçok yönüyle karanlıkta kalan) savaş, Saray’a yeni bir manevra alanı açtı Erdoğan, önce Suriye’de yaşanan çelişkiler üzerinden çözüm sürecini buzdolabına kaldırdı. Bu hamleyle Suriye’deki iç savaş, pek çok boyutuyla Türkiye’ye taşındı. Oluşturulan bu atmosfer, AKP’nin 7 Haziran seçimlerini fiilen yok sayarak kendisini dayatacağı yeni bir seçimin yolunu açtı.”

“ÜLKE TEK ADAM REJİMİNE İTİLDİ”

Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“10 Ekim 2015’te Ankara’da gerçekleştirilmek istenen Türkiye buluşması, işte tam da bu ortama karşı toplumsal muhalefetin ve halkın birleşik bir müdahale girişimiydi. 10 Ekim buluşması, ülkenin bir iç savaş ortamına sürüklendiği, bombaların patladığı, kan ve ölümün kol gezdiği bir dönemde; her şeyi göze alarak ülkenin geleceğine sahip çıkma iradesi ve cesaretini ortaya koyan üçüncü bir gücün ifadesiydi. Haziran Hareketi, bu direnişin en büyük, en önemli ve en kitlesel güçlerinden biriydi. Gezi sonrasında halkın direnme eğilimlerini birleşik ve örgütlü bir güce dönüştürerek siyaset sahnesine taşıyan Haziran, 10 Ekim’in de en güçlü örgütleyicisi, en güçlü çağrıcısı ve en kararlı katılımcısıydı.

Gezi’den başlayarak adım adım büyüyen toplumsal irade, 7 Haziran seçim sonuçlarında tayin edici bir rol oynadı. Gençler, kadınlar, Kürtler, Türkler; milyonlarca yurttaş, siyasal İslamcı faşizme karşı büyük bir direniş gücü olarak sahneye çıktı. Bu nedenledir ki, ABD emperyalizminin beslemesi olan IŞİD eliyle bu toplumsal birleşik güç doğrudan hedef alındı. Bu direniş gücünün büyük bir saldırı dalgasıyla etkisizleştirildiği bir ortamda, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yeni seçim çağrısıyla gidilen 1 Kasım seçimlerinde, AKP’nin yüzde 50’yi aşan oy oranı yeni bir dönemin kapısını araladı. MHP ile ittifak içinde, ülke Suriye’de kurulan Büyük Ortadoğu bataklığına sürüklenirken; dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun ‘Oylarımız yükseldi!’ nidaları eşliğinde, ülke kan revan içinde OHAL koşullarında tek adam rejimine itildi.”

“UMUT HÂLÂ AYAKTA”

Açıklamada özetle şöyle denildi:

“Başta 10 Ekim olmak üzere, katliamlarla inşa edilen bu rejim, geçen 10 yılın ardından en gerici güçlerden ve bir avuç haramzade dışında kimsenin arkasında duramadığı bir çöküşe sürüklenmekten kurtulamadı. Artık Trump’ın ipine dört elle sarılarak; emperyalizmin etnik ve mezhepsel temelli gerici rejim dayatması içinde iktidarını sürdürmenin yollarını arıyor. Bunun için türlü baskı ve zorbalıkla halkın barış ve kardeşlik özlemlerini manipüle etmeye çalışıyor. Tüm bu kan deryası, baskı ve zorbalık ortamı içinde umut hâlâ ayakta. Her adımında birleşerek bu karanlık rejimin yenilgiye mahkûm olduğunu göstermeye devam eden bu ülkenin direnen insanları var.

10 Ekim’de ve sonrasında her koşulda direnenlere; Acı ve öfke içinde ayağa kalkarak mücadele eden bu ülkenin tüm güzel insanlarına; OHAL altındaki referandumda hayırın umut ve direnç rüzgârını estiren Haziran’a; Muhalefetin teslimiyet ve ihanetlerine rağmen, seçimlerin ve sandıkların ötesine geçerek mücadeleden vazgeçmeyenlere; 19 Mart’ta barikatı yıkan gençlere, fabrika önlerinde direnen işçilere ve sokakları asla terk etmeyen kadınlara bin selam. Bu karanlığı yeneceğiz.”

Author: can tok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir